Sizler bu dünyaya ayırt etme dersini almak için gelmişsinizdir Tanrı Şiva 1 Ocak 2006 Elçim aracılıyla size tekrar gelen BEN Şiva. Bugünkü sohbetimizin konusuna, bildiğiniz at hikayesini kullanmak isterim. Atı suyun başına götürebilirsiniz ama içmesine zorlayamazsınız. Sohbetlerimiz bu hikayeyi benziyor. Sizi İlahi enerjinin nehrine getiriyor ve size mesajlarımızın içerdiği eşsiz bilgilerini, çağların bilgeliğini elde etme fırsatını veriyoruz. Bununla birlikte sizler ve yalnızca sizler karar verebilir ve içmeye başlayabilirsiniz. Sizin yerinize bunu kimse yapamaz. Ve aynı şekilde elçimiz de mesajlarımızın içerdiği İlahi enerjilerin nektarını kabul etmeniz için sizi zorlayamaz. Akıllı insanlar bilinmeyen kaynaktan gelen bilgiyle temas etmeye acele etmiyorlar. Ve doğrusu da budur. Eğer her şeyi gelişi güzel alırsanız, beyninizde hazımsızlık oluşabilir. Sizler çok dikkatli bir biçimde çevrenizdeki gerçeklikte dikkatinizi vermenize hak eden bilgiyi, kitapçılarınızın raflarında ve internette bolca bulunan çöpten ayırmalısınızdır. Daha düne kadar elçilerimiz aracılıyla verdiğimiz her kitap bir mucize gibiydi ve anlaşılmaz ve heves kırıcı bir şeymiş gibi algılanıyordu. Ama şimdi zaman değişti ve buna benzer heves kırıcı bilgi ve literatür çoğalmıştır. Ve artık problem yeni bir bilgi bulmak değil, görünüşteki yeniliğe rağmen, güzel ambalajlı bir zehir olan bilgi akışından kendinizi nasıl koruyacağınız problemidir. Ambalajında bunun bir zehir olduğunu açıkça belirten haşarata karşı aldığınız zehirden farklı olarak, kitaplarınızın kapaklarında onların bilinciniz için bir tehdit oluşturduğunu yazmıyor. Bu yüzden bizler taktiğimizi değiştiriyoruz. Ve bu andan itibaren görevimiz size sadece bilgi vermek değil, sizi çevreleyen bilgi denizinde gerçek bilgiyi sahtesinden nasıl ayırt edebileceğinizin bilgisini vermektir. Bildiğiniz gibi kesin kriterler yoktur. Ve daima ayırt etmenin söz konusu olduğunda, size kalbinize girmenizi, seçimi ve değerlendirmeyi yapması için kendi Yüksek parçanıza güvenmenize teklif ediyoruz. Çünkü Yüksek parçanız her zaman Gerçeği biliyor. Fakat kendi Yüksek parçanıza seslenmeye her zaman aklınıza gelmiyor. Yüksek benliğin sesini hissetmek ve ayırt etmek için alt bedenlerinizin temizliliği yetersiz olabileceğinden söz etmiyorum bile. Bu yüzden çevrenizdeki bilgi akışında ayırt etmenizi sağlayan temel dış kriterler sunmak uygun olacaktır. Her şeyden önce, cildin kalitesine veya kitabın dış görünüşüne değil, materyalin sunuluş kalitesine dikkat edin. Ve eğer bilgi sizin için anlaşılmaz bir seviyede veriliyorsa, okumayı bırakın. Sorun şu ki bilginin pek çok sunuluş seviyesi vardır. Ve birisinin bilincine anlaşılabilir olan bir şey başkasının bilinci için anlaşılmazdır. Karışık bir metinin ardında her zaman Gerçek durmuyor. Fakat yüksek tekâmül seviyesine ulaştıysanız, mağazaların raflarında, en karışık metinde bile Gerçeği tanımanıza her zaman izin verecek anahtarları bulacaksınızdır. Daha önce mesajlarımızı bilerek karmaşık hale getiriyorduk. Bu durumda bilgimizi kendi bencil çıkarları için kullanmaya çalışanları kendimizden uzaklaştırmaya çalışıyorduk. Şimdi zorlaştırma eğilimde değiliz. Çünkü verilen bilgiyi zorlaştırmak her zaman mümkündür, ama verilenin özü, kural olarak, çok basit ve bir çocuk bile onu anlayabilir. Bu yüzden sözüm ona ezoterik edebiyatın ormanlarında her ne kadar dolaşıp dursanız da, verilenin özüne bakmanızı ve çok basit bir soruya cevap vermenizi tavsiye ediyoruz: okuduğunuz şey gerçek hayatınızda size ne şekilde yardım ediyor? Aldığınız bilgi kendi gerçek olmayan parçanızdan kurtulmanıza ve ebedi, sonsuz gerçeğe doğru yönelmenize yardım ediyor mu? Okuduğunuz bilgi ruhunuzun gelişmesi için size ne veriyor? Bu bilgi hayatınızda size nasıl yardım ediyor? Pek çok ustaca uygulamalarla ilgili tavsiyeler alabilirsiniz, ama bu uygulamalar ya çevrenizdeki illüzyonları çoğaltmaya götürüyor ya da sizi amacınızdan uzaklaştırıyor ve kozmik ölçüde sizin çok önemli bir varlık olduğunuzun illüzyonu yaratıyor. Her iki durumda da sizler bilincinizdeki dayanak noktasını kaybediyorsunuz. Sizler ya maddenin içine dalıyor ya da göklerde uçuyorsunuzdur. Her ikisinde de illüzyon oluşturuyor ve bu illüzyonu fiziksel planda ya da astral planda yaratıyorsunuzdur. Sizin göreviniz bu dünyadaki pozisyonunuzla ilgili sürekli gerçekçi bir bakış açısı sürdürmenizdir. Gerçek pozisyonunuz ise ayaklarınızla Dünya’ya sağlam basıp aynı zamanda kozmik kökeninizi akılda tutmak ve Tanrı’ya doğru yönelmektir. Tanrı’ya yönelişi, kozmik hiyerarşide yüksek pozisyon alma çabasıyla karıştırmamalısınızdır. Evet, pek çoğunuzun içinizde, Dünya’ya gelen ve Dünya’daki uygarlığa yardım etmek için her türlü fırsatı değerlendiren Yüksek Kozmik Varlık bulunması mümkündür. Fakat unutmayın ki ruhunuz dünyada evrim geçirmektedir. Ve bu evrim kademe kademedir. Bu yüzden bir yaşam boyunca hemen Yüce Kozmik Varlık olamazsınız. Sizler Yüksek bir Kozmik Varlığa, sizin aracılıyla hareket etmesine izin verebilirsiniz, ama çoğu kez astral plandan bir varlığa aracılığınızla hareket etmesine izin veriyorsunuzdur. Kriter nerededir? Nasıl anlayabilir ve ayırt edilebilirsiniz? Bildiğiniz gibi Yüksek Kozmik Varlıkların sizin aracılıyla hareket edebilmeleri için egonuzun büyük bir bölümünden vazgeçmeli ve Kozmik Hiyerarşiye sadakatle hizmet etmeyi üstlenmelisinizdir. Astral planın varlıkların kölesi olmanız için ise egonuzun kendini yüceltme isteği dışında, hiçbir başarıya ihtiyacınız yoktur. Çeşitli yüzeysel literatür okumuş pek çok insan kendilerini kozmik hiyerarşide çok yüksek bir pozisyon işgal eden yüce varlıklar olduğunu zannediyorlar. Ve bu insanlar oyunlarına öyle dalmışlar ki artık ayırt etmeye beceremiyorlar. Üstelik onlar herhangi bir ayrım yapmak için kaygılanmıyorlar bile, çünkü kendi seçkinliğinden ve büyüklüğünden emindirler. Fakat çevresindeki insanlara birkaç dakikalık bir konuşmadan sonra kiminle işleri olduklarını apaçıktır olmakta. Bu yüzden içinizde ayırt etme özelliğinizi geliştirmenizi rica ediyoruz. Bu yüzden ilk önce ve her şeyden önce egonuzdan kurtulmanızı söylüyoruz. Çünkü egonuz ayrım yapmanıza, öngörünüze ve hizmetinize engel olmaktadır. Kendini yüceltme yolunda yürüyen bireylere ise çok yazık. Fakat bu onların kendi seçimleridir. Ve onlar yapmak istedikleri seçimi yapmışlardır. Sizin illüzyonlu dünyanızın bir farkı, herkes istediğini elde ediyor. Ve eğer sizler Yüksek Kozmik Varlık olmak isterseniz mutlaka olursunuz. Ve ince plandan Yüksek Kozmik Varlık olduğunuzun tüm işaretlerini alırsınız. Aslında bütün iş en baştan beri niyetinizin yanlış olmasındadır. Sizler yüce varlık olmak istemişsinizdir. Gerçek niyetse, sizin en mütevazı varlık, Dünya’da yaşayan tüm canlı varlıkların hizmetkârı olmak gerekirdi. Gerçek niyet egodan kurtulmak ve tüm canlı varlıklara yardım etmek olmalıydı. Bu yüzden sahip olduğunu sandığınız kozmik başarılarınızı doğrulatmak için başka insanlara başvurmanıza bile gerek yoktur. Sizler, ezoterik literatürü okumaya başlarken niyetinizin ne olduğunu sorusuna basitçe cevap vermelisiniz. Kendiniz için bir şey elde etmek mi istediniz, yoksa yaşama hizmet etmek için her şeyi vermek mi istediniz? İlahi bilim ilk bakışta çok basit gözükür, ama pek çokları yanlış anlam ve bilgi labirentlerine o kadar derin dalıyor ki yardımımızı almak bile onlar için artık problem olmaktadır. Bu yüzden benim tavsiyem, bir öğretiye dalmadan veya bir uygulamayı veya dış bir öğretmeni takip etmeye başlamadan önce sizi harekete geçiren niyeti dikkatlice analiz edin. Çünkü sizler titreşimlerinizle ve sizi harekete geçiren içsel arzularınızla, amaçlarınıza ulaşmak için ihtiyaç duyduğunuz şeyi verecek insan grubuna ve öğretmene doğru çekilirsiniz. Ve sonra bir tarikata veya birinin etkisi altına girdiğiniz için kendiniz dışında kimseyi suçlamayın. Çünkü sizler ve yalnızca sizler, sizinle olup biten her şeyden sorumlusunuzdur. Sizler bu dünyaya ayırt etme dersini almak için gelmişsinizdir. İyi ve Kötüyü, illüzyonla gerçeği ayırt etmek. Derslerinizi kendiniz alın. Ve unutmayın ki sizler yalnızca bizden yardım dilediğiniz zaman size yardım edebiliriz. BEN Şiva ve ben çok önemli tavsiyeler vermek için geldim.
Kurulum Tarihi : 17/06/2008 · 22:17
Son Güncelleme : 24/03/2012 · 21:21
Kategori : Dikte III
Sayfa Oku 9563 defa
Sayfayı Yazdır
Sayfayı Yazdır
|